Bu camianın ‘bir kesimi’ iyice ağlak bir yapıya dönüştü. En azından sosyla medyaya bakarsanız bunu gözlemliyorsunuz. Sebebi basittir. Kralların sporu denilen bu uğraşının, başkaları görev almaya pek sıcak bakmadığından, mecburen sektörün görünen yüzü haline dönüşen ‘kültür eksikliği’ yaşayan insanların sayısının artması durumu buralara kadar getirmiştir. Bahsettiğim zihniyettir, yanlış anlaşılmasın…

Bu insanların pek çoğu hem sık hem de kolay kullanılırlar. Birilerinin kulaklarına fısıldadıklarını ertesi gün sağda solda üfürmeye başlarlar. Bu toplulukta kime sorsanız çoğu mağdur olduğundan dem vurur ama mağdur kelimesini dahi doğru dürüst yazmaktan bihaberdirler. Her fırsatta ağlaya ağlaya bir hâl olurlar ya da ağlayanların gönüllü sözcüsü olurlar. Kimileri de ortaya atılıp ucuz yoldan kahraman olmaya çalışır. Kardeşim yeter artık, düşün şu camianın yakasından…

Şu ortam, görüntüde de olsa dışarıdan bakıldığında sanki bir çıkar çatışmasına dönüşmüş gibi algılanılmasına sebep oluyor. Yahu size mi kaldı bu konuda akıl fikir vermek insanlara? Kimsiniz siz, eğitiminiz, bilgi donanımınız, kültürünüz ne ara bu işlere karışmanıza yetecek seviyelere geldi. Bu camianın içinde, prim yapmak adına devletin bakanına laf yetiştireceğinize devlete yardımcı olmaya çalışsanıza diyecek kimse yok mu?

Yarışlar şimdilik iptal oldu. Evet oldu da durduk yere mi oldu? Kimse de demez mi; yahu belki benim bilmediğim bir şeyleri biliyor demek ki yetkililer…

İlla herkesten duyarlı olduklarını gösterecekler ya millete. Çünkü bunlar herkesten daha vatanseverdir, daha hayvanseverdirler  vs. O öngürüden yoksun beyinler nedeniyle bugün fayton çeken atlar birer birer ölüyor. Şimdi de onları kurtaralım diye ortaya çıkıp ucuz yoldan reklam ve kahramanlık peşindeler. Sürekli yanılıyorsunuz, yanıltıyorsunuz. Yeter artık, düşün milletin yakasından!..

Neymiş efendim, millet evine ekmek götürmeliymiş. Elbette götürmeli…
Ama bir tek bu sektör mü evine ekmek götürmek zorunda? Ayıptır, bu kadar yaygara kopartmayın, daha kaç gün oldu şunun şurasında. Krizi yönetenlere yardımcı olun da bir an önce atlatalım şu karanlık günleri.

Ne alemi var yasaları, hakları falan şimdiden ortaya döküp saçmaya. Bir durun bakalım ya. Bu ne acelecilik. Sonra fırsatçı derler adama haberiniz olsun!..
Evdeki çoluk çocuğa ekmek götüreceğim derken virüs götürme ihtimalini de ıskalamayın bu arada?
Hipodromlarda toplu yaşanılan ortamların ne kadar hijyenik olduğunu hepimiz biliyoruz!

Biri şaiyadan bahseder biri emperyalizmden…
Kardeşim neyse ne. Önce şu berbat durumu atlatalım sonra tartışırsınız neyin ne olduğunu…
Ondan ya da bundan, insanlar ölüyor mu bu virüs nedeniyle, siz ona odaklanın…
Ya da boş konuşacağınıza gidin aşı filan geliştirin. Her şeyi çok biliyorsunuz ya.

Bir video izledim, İzlanda’lı bir anne bebeğine alt bezi bulamadığı için ağlıyor edepli bir şekilde. Ve diyor ki; “Benim toplu olarak alacak param yok. Siz bunları toplu olarak alırsanız ben nasıl bakacağım bebeğime“. Ha şimdi derler ki orası küçücük bir balıkçı ülkesi. Tamam da bu gün onlar etkilenir iş uzarsa yarın da biz. Bu işin sonunu görebilen var mı bu camianın çakma uzmanlarının dışında?

Edinburgh Üniversitesi‘nden enfeksiyon hastalıkları salgını uzmanı Prof. Mark Woolhouse, “Çıkış stratejisi konusunda büyük bir sorunumuz var. Sadece İngiltere’nin değil, hiçbir ülkenin çıkış stratejisi yok" diyor.

Diyeceğim, millet bebeğinin bakım derdine düşmüş bizimkiler ikramiyelerin paylaştırılması derdine…
İkinci Dünya savaşından beri tabelası olmayan adam bile ne olacak bu iş diye soruyor…
Elinin körü olacak!..
Ne olacak, eskiden neysen o şekilde devam edeceksin…
Zaten bu sektörde herkes zarar etmiyor muydu?
Öyle demiyor muydunuz hepiniz?
Dünyanın durumunu göz ardı ederek durumu fırsat bilip hobinizi bedavaya getirmeye çalışmayın.

Efendim Bakanlık bunlara sormamış…
Neyini soracak sana?
Sorsa alacağı cevap belli. “Bana paramı ver, gerisine karışmam" diyeceksin.

Futbolla da bir tutmayın bu olayı…
Ayrıca Fatih Terim maçlar neden iptal edilmiyor dediğinde linç edilmeye kalkışılalı daha kaç gün oldu şurada?
Şunu da kafanızın bir yerine sokmayı becerin artık. Bu işin sahibi devlettir…
Gelse sana sorsa ne diyeceğin belli zaten. Sana sorsa ne olacak sormasa ne?
Yeryüzünün herhangi bir yerinde bana neden sormadın diyerek konuyu gurur meselesi haline getirecek bir ortam yok.

Konuyu fırsata çevirme çabaları içinde olan camia içindeki azınlığa son bir şey söylemek istiyorum…
Bakın, yarış oynatma lisansını kim alır kim verir gibi konular bugünün meselesi değildir…
Ama günün meselesi olabilecek bir başka konu var orta yerde!

Bu yersiz, zamansız ve arsızca istekler inatla sürdürülürse at yarışlarına ait SOSYAL LİSANS  bugünün konusu haline dönüşebilir…
O sosyal lisansı da ancak kamuoyu verir…
Bunu kafanızdan çıkartmayın…
Daha fazla antipatik olmayın…
Yetti artık bu camiaya verdiğiniz zararlar…
En azından bir müddet susun…
Bu kafada giderseniz o sosyal lisansı da elinizden alırlar…
Haberiniz olsun!

Tayfun ÜNAL – 21 Mart 2020