Bölüm: 2

Sosyal medyada:

Aslında var olmayan yarış basının içinde olmak gibi bir niyetimin neden hiç bir zaman olmadığını ve ‘bu’ TJK seçiminde neden ‘taraf’ olduğumu kısaca yazacağım.
Winston Churchill ne demişti?
“İtfaiye ile ateş arasında tarafsız kalamam."
Demiştim, sözümü yerine getiriyorum…

Önce neden ‘bu’ TJK seçiminde tarafım oradan başlayayım…

Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim…
Yüzen gemiyi batırmamak için ya da gemiyi sala döndürmemek için…
Bunu neden söylediğimi de açıklamam lazım tabii ki…

Serdal Adalı yönetimini, yaptıklarını – yapmadıklarını zaten herkes biliyor…
Tekrar etmenin anlamı yok…
Cüneyt Çalıcıoğlu tarafının şu pandemi ortamında neden rahatsız olup da yönetime talip olduklarını pek anlayan atçıya rastlamadım…
Anlayabilenler de sadece taraf olanlar sanırım…
Hani deselerdi ki, ismini koyarak “Biz şunun daha iyisini yapacağız" bu belki anlaşılır olabilirdi…
Öyle bir şey de yok…
Peki ne var?
Adalı ve yönetiminin hazırlattığı Seçim Beyannamesinin bir anlamda tekrarı var…
Bizim bildiğimiz kadarıyla Yasin Kadri Ekinci’nin yarış ikramiyeleriyle ilgili farklı düşünceleri vardı…
Ama başkan adayı Çalıcıoğlu‘nun hazırladığı videoda buna hiç değinilmediği gibi “Bizde ikramiyeleri mümkün olduğu her durumda daha da artıracağız" diye dile getirilmiş konu…
Bu da demek oluyor ki Ekinci‘nin düşünceleri ya rafa kalkmış ya da kaldırılmış.

Burada dikkat çeken ve aslında ıskalanan bir durum var…
Ekinci‘nin kendi listesiyle birlikte Çalıcıoğlu‘na dışarıdan destek vereceği bilinirken son anda listeye girmesi öyle bazılarının “Aman ne güzel, ego yok" falan filan gibi söylemleriyle geçiştirilecek bir durum değil…
Belli ki aday listeleri için sıkı pazarlıklar oldu…
Ve pazarlıkların tıkandığı yerde çözüm olarak buna karar verildi…
Bu durum aslında en azından Ekinci için pek de şık olmadı, sonuçta iki dönem başkanlık yapmış bir isim…
Bundan sonra herhangi bir şekilde aday olabilmesinin de önü kapandı bence – bu sistemin süreceği varsayılırsa.

Seçim videosunda bu devirde hâlâ olmayan yerlere bayilik söylemi de biraz tuhaf…
Bayi olmayan köşe bucakta kalmış ücra yerlere bayilik verilecek de ne olacak? Büyük kentlerdeki bayiler ne kazanıyor ki onlar ne kazanacak?
Popülizmin kimseye faydası yok, geleceğe bakmak lazım öncelikle.

Videoda TJK TV için söylenenlere katılmamak mümkün değil, hepsi doğru…
Doğru ama olur da seçim kazanılırsa televizyonda nasıl bir yapılanma olabileceğini bu camia az çok biliyor…
Şimdiden sözler verilmiş deniliyor, bilemiyoruz bu ne kadar doğru…
Belki de kendilerine yol açmaya hevesli, aslında her zaman kafalarının içinde gizli ajandaları olanların kasıtlı yaydıkları dedikodudan ibarettir…
Baksanıza LiderForm‘da yazılana:
“Adaylardan Cüneyt Çalıcıoğlu’nu destekleyen Atahan Zilcioğlu’nun Genel Kurul sonuçları açıklanmadan Hürkont Medya ekibi çalışanlarına “TJK Galop Ekibi” iş teklifiyle gittiği bilinmektedir."
Bu haber doğru değilse yalanlansın bizde doğruyu yazalım.

Gelelim videoda sözü edilen şeffaflık konusuna…
Denilenlere aynen katılıyorum, bilhassa lisans devri işlemi ile ilgili olan kısımlar çok önemli diyorum bende…
Ve ardından da belki de sadece söylentiden ibaret olan iki soru soruyorum:
Lisans devri konusunda camiada ihaleye girmesi çok olası görünen bir kurumun en üst düzeydeki yöneticisi bu seçimde ittifak içinde olan iki kişi tarafından geçmiş süreçte acaba ziyaret edildi mi?

Aynı iki kişi listeler açıklanmadan önce Körfez taraflarına giderek bir başka kişiye Başkanlık teklifi götürdü mü?

Açıkçası ben bu söylentiye pek inanmıyorum. İki dönem Başkanlık yapmış bir kişiyle zamanında TJK muhasip üyeliği yapmış bir isim sanmıyorum ki böyle bir girişimde bulunsun…
Çünkü artık bunun amacı iş yapmaya aday olmaktan ziyade sadece mevcut yönetimi değiştirmeye döner ki bu da olacak iş değil…
Şahsen pek ihtimal vermediğim bu söylentiler için bir açıklamayı camia hak ediyor bence – tabii ki şeffaflık adına.

Başkan adayı Çalıcıoğlu, Homurlu yönetiminde muhasip – kurumun hesap işlerinden sorumlu kimse – üye olarak görev almış ve ne yazık ki o dönemde bir ara TJK çalışanlarının maaşı ödenemeyecek duruma gelmişti.
Düşünebiliyor musunuz bahis oynatan bir kurumun bu hale düşmesini…
Pandemide bile yaşanmadı böyle bir şey, umarız ki bir daha da yaşanmasın…
Çalışanların paralarının ödenmesine çare olarak da zamanın TYAYSD Genel Sekreterinin her ortamda böbürlenerek anlattığı usulsüz – hafif tabiriyle – bir uygulama devreye sokulmuştu. Hafızam beni yanıltmıyorsa ağır cezalık bir durum söz konusuydu. Bunlar oldu bitti, toprağa gömdük gitti neyse ama günümüzde hâlâ her nedense ikide bir gömüldüğü yerden çıkarıp “Bugün olsa aynısını yaparım" diyen kişiye birileri de çıkıp “Sen ne diyorsun adam, ağzından çıkanı kulağın duysun" demiyorsa ortada bir sorun var demektir.

Yazacak çok şey var ama gerek yok…
Uzun lafın kısası seçimdeki adaylardan – listeler – bir tarafı geçmişte yaşanan tecrübelere bakarak ne samimi görüyorum ne de homojen yapıda bir yönetim oluşturabileceklerine ihtimal veriyorum…
Seçimi kazansalar dahi normal sürelerini – üç yıl – doldurmaları bana göre çok zor…
Zoraki koalisyonlar yürümez bu memlekette, öyle bir kültürümüz yok..
Bu da Türkiye Varlık Fonu‘yla ilişkiyi olumlu anlamda sürdürebilir olmaktan çıkarır.

Şu yabancı yarışlar kavramından da kurtulmak lazım bu devirde. O yarışlara yabancı dersek hep yabancı kalacağız bu gidişle. Biz artık o yarışlara yurtdışı yarışlar diyoruz…

Şahıs olarak benim, kimin / kimlerin seçildiğiyle hiç bir şekilde ilgim yok…
Ha Ali Veli, ha Veli Ali…
Zaten kim seçilirse seçilsin çok fazla bir şey de değişemez…
Önemli olan sistemin değişmesi dedik son 20-25 yıldır…
Bugünde aynı yerdeyim…
Kimimiz hâlâ kavrayamamış gibi durumu…
“Özelleştirme, bir anlamda lisans devri" deniliyor yayımlanan seçim videosunda…
Özelleştirme değil bu, lisans devri. İkisi epey farklı kavramlar…
O da olmaz ama “Lisans devri, bir anlamda özelleştirme" denilirse biraz daha doğruya yaklaşabilinir hiç olmazsa.

Akşam saat 17.00 gibi sonuçlar belli olur herhalde, kongrenin herhangi bir tatsızlık yaşanmadan tamamlanması temennisiyle adaylara başarılar dilerim.

Tayfun ÜNAL – 25 Mart 2021